Uzun zamandır bulunmadığım bu blog camiasında biraz hamlamışım. Yoksa bir şey yazmalıyım ama ne diye düşünmezdim :)
Tam bir şeyleri yazmaya başlayıp çok içime sinmezken anı yaşmak lazım dedim birden bire ve defterimin yan sayfasına (Evet önce deftere yazıp sonra bilgisayara aktarıyorum direkt bilgisayara yazmak ifadeleri köreltiyor çünkü ) geçip Allah ne izin verdiyse sizinle paylaşıyor olacağım.
Bu hasbihal girizgahından sonra ana geri dönelim.
Hepimizin içinde yapmak istedikleri var. Ukdeleri ve diğerleri...
İfade edilmemiş her duygu insanın ruhuna pranga oluyor.
Yaşanmak istenilip de yaşanılamayan her şey de aynı şekilde içinden çıkılmaz bir pranga.
Söylemeyi çok isteyipte söyleyemediğiniz sözleri düşünün.
Aldığınız her nefeste içinizde bir balon şişmeye devam ediyor değil mi ?
Ya söyleyeceksiniz ya da susacaksınız bu büyük bir dilemma..
Şunu unutmamalı ifade edilmemiş her duygu her söz dünyayı açık hava cezaevine çevirmeye yetiyor.
Zarifoğlu çok haklı, insan bastırdığı duygunun esiri oluyor.
Aldığı her nefeste ölen insanoğlu, dünyadan biraz daha kaybolurken, anın gerekliliklerini yaşamayıp ertelemek dünyayı sırtlanmak oluyor.
- Yalnız bir konunun altını çizmek lazım. Anı yaşamak, nefse uymak değil. Her an ömrün tamam olabileceğinin farkında olup Hakk'a kul olup bir yandan da yaşamın gerekliliklerini yerine getirmektir. En azından yalın bir söylemle böyle...
Biraz düşünün lütfen şu an zihniniz nerede ?
Çok mutlu olduğunuz bir anda mı?
Canınızın acıdığı bir hayat dersinde mi ?
Gelecekte olabilecek güzel günler de mi ?
Fark ettiniz mi?
Zihninizin nerede olmak istediği sizin elinizde.
(bu kolay olmayabilir ama sizin elinizde)
Anı yaşayıp huzurda olmanız dileğiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder