Ana içeriğe atla

DÜNYA DA MI DÜNYAMIZ DA MI YAŞIYORUZ?

      
       Günümüzde dünyanın hemen her   yerinde toplumsal birçok sorun yaşanıyor.
 Hırsızlık, cinayet, dolandırıcılık ve sayamayacağım daha birçok sorun.

Neden? Sorusunu sorduğumuzda en yalın haliyle karşımıza aynı cevap çıkıyor,
empati yapmamak”.
Ama neden?

Günümüzün en ciddi problemlerinden olan bu empati yapmama insanların büyük çoğunluğunun dünyamız da değil de dünyasında yaşamasından kaynaklanıyor.






Dünyamızda yaşamayı aslında istemsizce yapıyoruz – en azından iyi niyetle düşünüldüğünde böyle – kendi giyindiğimiz gibi giyinenlere değer veriyor, aynı müzik grubunun şarkılarını seven kişilerle konuşmaktan hoşlanıyoruz.

Böyle düşünmemde ne sorun var ki?
Diyebilirsiniz.
Pek bir sorun gözükmüyor gibi olsa da bakış açımızı değiştirdiğimizde bizi rotasız bir okyanusun ortasına sürüklediğini görüyoruz.

Nasıl mı?

Kendi dünyanızda fazlaca bir süre kaldığınızda bakış açınızda körelmeye başlıyor. Sürekli kendiniz gibi olan insanlarla görüşme isteği meydana geliyor ya da çevrenizdekileri kendiniz gibi olmaya zorluyorsunuz.



Bir süre sonra yaptıklarınız size hep doğruymuş gibi gelebilir – durumun ne kadar tehlikeli bir hale geldiğini görüyorsunuz.-.


Çevrenizdeki biri ufak bir değişime uğrasa yedisinde neyse yetmişinde de o olur gibi cümleler kurmak sıradan bir hale gelebilir. Oysa herkesin değişmek için şansı vardır.


Az önce rotasız bir şekilde okyanusta sürüklenirken, çıkan fırtına da  okyanusa düştünüz ve kurtulmak için çaba harcamadığınızdan dibe batıyorsunuz.


Oysa basit bir bakış açısını değiştirmemekle başlamıştı her şey.
İçinde bulunduğumuz dünya da değil de büyük bir çoğunluğumuz dünyasında yaşadığı için günümüzde birçok insan kötü şartlarda yaşıyor, birçok bebek savaşlarda hiç merhamet edilmeden öldürülüyor ve sayamayacağım kadar çok kötü durum yaşanıyor.


Yukarı da yazdıklarım Hollywood kıyamet senaryolarından fırlamış gibi dursa da maalesef hakikat bu.

Sözün Özü: dünyayı değiştirmek istiyorsak kelebek etkisine inanmalı ve önce kendimizi değiştirmekten başlamalıyız. Dünya da mı dünyamızda mı yaşadığımıza karar vermek ilk adım olabilir.



Sizin bu konuda görüşleriniz neler aşağı yorum alanına yazar mısınız?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KRİSTAL GENÇLİK

  Kristal Gençlik   Şu dünyada ki herkes biricik   – Eğer ikiz kardeşiniz yoksa –   bir benzeriniz yok ve çok değerlisiniz.   Biri yeni bir buluş yapsa ve dese ki hayatının bir dönemini sonra tekrar açıp bakabilmen için saklayabiliyoruz! Sen hangi dönemi saklamak istersin ? Diye sorulsa birçoğumuz gençlik yılları deriz. İstediğimiz ne varsa bunu yapmak için güce, zamana ve sağlığa sahip olduğumuz ama yaşarken bunun kıymetini bilmediğimiz o paha biçilmez yıllar.   Peki bu vitrindeki az kullanılan ama çok değerli olan kristal gençlik neden bu kadar önemli ? Bir gün artık genç olmadığımızı hissettiğimizde geçmişte yapamadıklarımız için ne kadar pişman olacağız ? Bu ve bunun gibi daha nice soruyu aslında pekte düşünmüyoruz değil mi ? Evet belki yaptığımız işlerde kılı kırk yarıyoruz lakin ileride pişman olmamak için bugünü ne kadar ideal bir standarta   getiriyoruz ? Enerjimiz bol, zaman da hakeza öyle illa biriciğiz diye bencil mi olmak zorundayız! Kristal gençli

SEN YAPAMAZSIN (!)

    İnsanoğlu her ne kadar dünya da ki diğer canlıları yönetebilme kabiliyetine sahip olsa da sonuçta insan, belirli kapasitesi var. Sorun olan kısım kişinin yapabileceği herhangi bir şeye “sen yapamazsın” deyip hiç fırsat vermeden ket vurmak. Haydi gelin bu sorunu irdeleyelim., Sen yapamazsın lafı insana çocukluktan denilmeye başlıyor. Muhakkak sizlere de söylenmiştir. Mesela bir bardağı taşımaya çalışırken        -  Bardakta ki suyu dökersin! Sen yapamazsın. Çocuk bardağı hakikaten taşıyamayabilir ama ne olur ki sanki su yere dökülse? Az önceki davranışla çocuğun cesareti kırılmış ve kendine olan güveni azalmış olmadı mı? Sen Yapamazsın(!) Çocuk biraz daha büyüsün ve ilkokula gitsin diyelim. Matematiği iyi değilse, zaten okuma yazmayı da zor öğrendiyse yine der birileri         -  Sen hiçbir şey olamazsın bu gidişle. Gibi demotive edici sözler söylerler. Yine umutsuzluğa neden olacak söylemlere yenisi eklenmiş olur. Ayrıca bu kişil