Ana içeriğe atla

SEN YAPAMAZSIN (!)

    İnsanoğlu her ne kadar dünya da ki diğer canlıları yönetebilme kabiliyetine sahip olsa da sonuçta insan, belirli kapasitesi var.

Sorun olan kısım kişinin yapabileceği herhangi bir şeye “sen yapamazsın” deyip hiç fırsat vermeden ket vurmak.

Haydi gelin bu sorunu irdeleyelim.,

Sen yapamazsın lafı insana çocukluktan denilmeye başlıyor.

Muhakkak sizlere de söylenmiştir.

Mesela bir bardağı taşımaya çalışırken
       - Bardakta ki suyu dökersin! Sen yapamazsın. Çocuk bardağı hakikaten taşıyamayabilir ama ne olur ki sanki su yere dökülse?

Az önceki davranışla çocuğun cesareti kırılmış ve kendine olan güveni azalmış olmadı mı?


düşünce  yönü
Sen Yapamazsın(!)



Çocuk biraz daha büyüsün ve ilkokula gitsin diyelim.
Matematiği iyi değilse, zaten okuma yazmayı da zor öğrendiyse yine der birileri
        - Sen hiçbir şey olamazsın bu gidişle. Gibi demotive edici sözler söylerler.

Yine umutsuzluğa neden olacak söylemlere yenisi eklenmiş olur.

Ayrıca bu kişiler Albert Einstein’ın da ilkokulda ne kadar başarısız olduğunu daha sonra atomu parçaladığını ve günümüzde hala örnek alınan biri olduğunu bilmezler.

Gelelim liseye, Burada iş biraz daha kolay çünkü sözel, dil,tm,ya da sayısal gibi alanlara ayrışıldığı için insanların başkalarını yargılaması daha kolay oluyor.
Çoğunlukla yine matematik insan filtrelemenin başını çeken konu olarak popülaritesini kaybetmiyor. Benzer şekilde “sen yapamazsın “Lara devam ediliyor.

Sayısal zekaya sahip kişiler ayrı bir baskının altında kalıyor.

 Ne mi?

Eğer bir kişinin fizik, kimya, biyolojisi iyiyse ya tıp okumalı ya da mühendislik başka seçenekleri yokmuşçasına davranılıyor.
 Aslında birçoğu kendi mesleklerini seçemiyorlar. Düşünsenize hayatınızın neredeyse yarısı mutsuz olduğunuz bir mesleği yaparak geçiyor. Tarif edilmesi ne kadar da kötü olan bir durum.

“ sen yapamazsın ” sözüne en iyi cevap aslında yine kişinin kendisi.


düşünce yönü
Kendini Bilmek


Nasıl mı?

Kişi önce kendini bilmeli. Nelere ilgisinin olduğunu, eksiklerini fazlalıklarını bilmeli. Yeniliklere ve kendini geliştirmeye açık olmalı.
Kendini bilen kişi haliyle haksız ve bir o kadar da yersiz eleştirilere başkalarının yapamazsın dediklerini dik bir duruşla karşılayıp özgüven eksikliğine neden olmadan uğurlayabilecektir.

Peki çocuklar?

Adı üstünde çocuk. Birçok konuda kendi kararlarını verme yetkinliği olmadığı için ailesinin öğretileriyle kişiliği oluşmaya başlıyor. Burada en önemli vazife de her zamanki gibi aileye düşüyor.

Bugüne kadar birçok kişiye sen yapamazsın denildi. Şu an birçoğu bilim adamı, sanatçı, iş adamı ve bu kişiler şu anda adını dünyaya duyurmuş insanlar.


Sözün Özü: siz kendinizi yeteneklerinizi bilirseniz, hayatınızın yönetimini müneccim gibi sizin neleri yapıp yapamayacağınızı söyleyen insanların tekelinden kurtarmış olursunuz.
Unutmayın engelleri aşıp başarıya ulaşabilecek yetkinliğe siz sahipsiniz.


Not : sizin “sen yapamazsın” denildiği halde başarılı olduğunuz bir hikayeniz var mı? Varsa yorum alanına yazabilir misiniz?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYA DA MI DÜNYAMIZ DA MI YAŞIYORUZ?

               Günümüzde dünyanın hemen her   yerinde toplumsal birçok sorun yaşanıyor.  Hırsızlık, cinayet, dolandırıcılık ve sayamayacağım daha birçok sorun. Neden? Sorusunu sorduğumuzda en yalın haliyle karşımıza aynı cevap çıkıyor, “ empati yapmamak ”. Ama neden? Günümüzün en ciddi problemlerinden olan bu empati yapmama insanların büyük çoğunluğunun dünyamız da değil de dünyasında yaşamasından kaynaklanıyor. Dünyamızda yaşamayı aslında istemsizce yapıyoruz – en azından iyi niyetle düşünüldüğünde böyle – kendi giyindiğimiz gibi giyinenlere değer veriyor, aynı müzik grubunun şarkılarını seven kişilerle konuşmaktan hoşlanıyoruz. Böyle düşünmemde ne sorun var ki? Diyebilirsiniz. Pek bir sorun gözükmüyor gibi olsa da bakış açımızı değiştirdiğimizde bizi rotasız bir okyanusun ortasına sürüklediğini görüyoruz. Nasıl mı? Kendi dünyanızda fazlaca bir süre kaldığınızda bakış açınızda körelmeye başlıyor. Sürekli kendiniz gibi olan insanlarla görüşme i

KRİSTAL GENÇLİK

  Kristal Gençlik   Şu dünyada ki herkes biricik   – Eğer ikiz kardeşiniz yoksa –   bir benzeriniz yok ve çok değerlisiniz.   Biri yeni bir buluş yapsa ve dese ki hayatının bir dönemini sonra tekrar açıp bakabilmen için saklayabiliyoruz! Sen hangi dönemi saklamak istersin ? Diye sorulsa birçoğumuz gençlik yılları deriz. İstediğimiz ne varsa bunu yapmak için güce, zamana ve sağlığa sahip olduğumuz ama yaşarken bunun kıymetini bilmediğimiz o paha biçilmez yıllar.   Peki bu vitrindeki az kullanılan ama çok değerli olan kristal gençlik neden bu kadar önemli ? Bir gün artık genç olmadığımızı hissettiğimizde geçmişte yapamadıklarımız için ne kadar pişman olacağız ? Bu ve bunun gibi daha nice soruyu aslında pekte düşünmüyoruz değil mi ? Evet belki yaptığımız işlerde kılı kırk yarıyoruz lakin ileride pişman olmamak için bugünü ne kadar ideal bir standarta   getiriyoruz ? Enerjimiz bol, zaman da hakeza öyle illa biriciğiz diye bencil mi olmak zorundayız! Kristal gençli

Güvenen Emoji

Günümüzde duygularımızı ifade etmek için birçok yol kullanıyoruz; sözler, resimler, GIF’lar vs. Ama bir duyguyu ifade edemiyoruz bu dört yola ne mi? Güven duygusu ! Bir insan başka bir insana güvendiğini ona belki söyleyebilir “sana güveniyorum” gibi ama etki uyandıramaz ise, sözcüklerin de bir hükmü kalmamış olur. Bizler her ne kadar göremesek de çevremizde wifi ağları gibi bir sürü iletişim ağları ve bunların kalite kontrol süreçleri mevcut , dünyanın en karmaşık algoritmaları çok hızlı bir süreçte karar veriyor, güvenilirlik durumuna. Geçmişte insanlar daha samimi ve duygularında daha net oldukları için iletişimde oluşabilecek problemler de minimuma iniyormuş. Günümüz sosyal medyasında, olduğu gibi değil de kendini çok farklı şekilde gösterme çabasında olan insanlar da mevcut. Günümüz teknolojisi her ne kadar yaşamı kolaylaştırsa da birçok şeyi de bizden alıp götürüyor. Sözün özü: insanları tanımanın, anlamanın mihenk taşı yine insanın kendisi olmalı. Bu ko