Ana içeriğe atla

MODERN ÇAĞIN GÖZ YAŞLARI: PİKNİK!

   



 Günümüzde sıradan olarak yaptığımız birçok davranış var. Neden yaptığımızı düşüme ihtiyacı hissetmediğimiz. Mesela hangi davranış diye sorarsanız  “piknik! ”  cevabını verebilirim. Neden mi?

    Girişte de bahsettiğim gibi bizim için sıradan olan davranışları neden yaptığımızı düşünmüyoruz. Piknik gibi
Pikniğin ne si var ki?

Türk milletinin yapmayı en çok sevdiği aktiviteler arasında başı çekiyor. Hafta sonlarının,  güzel havaların vazgeçilmezi.
Buraya kadar her şey normal ama pikniği neden yaptığımıza gelince verecek pek bir cevabımız yok.
Ben sizler için bu soruya cevap aradım. Haydi gelin devam edelim.

Pazartesi sendromu ile haftaya başlayıp Cuma gününü iple çeken biriyseniz, balkonunuzun manzarası karşı apartmanda hiç tanımadığınız komşunuzun balkonuna bakıyorsa muhtemelen modern çağın deyimlerinden  “ hava almak ” sözünü kullanıyorsunuzdur. Ama neden?





Çünkü: bizlerin dedeleri ve nineleri köylerde yaşayıp kendi yiyeceklerini, giyeceklerini kendileri üreten insanlarmış. 

Bunları yaparken de tabi ki doğa dalarmış.

Bizim genlerimizde de haliyle doğada yaşamak için gerekli bilgiler var. 
Ne zaman bir sakinlik, modern yaşamın koşuşturmasından kaçma ihtiyacı hissetsek rotamızı ağaçların arasına, ormanın içine çeviriyoruz. Buna hem bedenimizin hem de ruhumuzun ihtiyacı olduğu için.

Doğada bulunmanın zihnimizi geliştirdiği bir gerçek, günümüz teknolojisine ulaşmamızda doğada yaşayanların yaptığı buluşlar sayesinde gelindiği de bir gerçek.

Düşünsenize Newton’un başına elma değil de üst komşunun silktiği örtüdeki kırıntılar düşse yer çekimi kanunu bulunabilir miydi?

Piknik, aslında ağaçların arasında, kuş sesleriyle beraber yaşamanın, komşuluk ilişkileriyle mutlu olmak istemenin fiili bir çığlığı

Piknik yapmanın ne demek olduğunun bilinmediği, çünkü tüm ömrü doğal yaşamın içerisinde geçen insanlara ve o zamanlara dönüş isteğinin en net örneği.


Sözün Özü: biz farkında olsak ta olmasak ta bir şekil de doğal yaşamın içerisinde olmak istiyoruz. Yani piknik bahane doğa da olmak ise şahane



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYA DA MI DÜNYAMIZ DA MI YAŞIYORUZ?

               Günümüzde dünyanın hemen her   yerinde toplumsal birçok sorun yaşanıyor.  Hırsızlık, cinayet, dolandırıcılık ve sayamayacağım daha birçok sorun. Neden? Sorusunu sorduğumuzda en yalın haliyle karşımıza aynı cevap çıkıyor, “ empati yapmamak ”. Ama neden? Günümüzün en ciddi problemlerinden olan bu empati yapmama insanların büyük çoğunluğunun dünyamız da değil de dünyasında yaşamasından kaynaklanıyor. Dünyamızda yaşamayı aslında istemsizce yapıyoruz – en azından iyi niyetle düşünüldüğünde böyle – kendi giyindiğimiz gibi giyinenlere değer veriyor, aynı müzik grubunun şarkılarını seven kişilerle konuşmaktan hoşlanıyoruz. Böyle düşünmemde ne sorun var ki? Diyebilirsiniz. Pek bir sorun gözükmüyor gibi olsa da bakış açımızı değiştirdiğimizde bizi rotasız bir okyanusun ortasına sürüklediğini görüyoruz. Nasıl mı? Kendi dünyanızda fazlaca bir süre kaldığınızda bakış açınızda körelmeye başlıyor. Sürekli kendiniz gibi olan insanlarla görüşme i

KRİSTAL GENÇLİK

  Kristal Gençlik   Şu dünyada ki herkes biricik   – Eğer ikiz kardeşiniz yoksa –   bir benzeriniz yok ve çok değerlisiniz.   Biri yeni bir buluş yapsa ve dese ki hayatının bir dönemini sonra tekrar açıp bakabilmen için saklayabiliyoruz! Sen hangi dönemi saklamak istersin ? Diye sorulsa birçoğumuz gençlik yılları deriz. İstediğimiz ne varsa bunu yapmak için güce, zamana ve sağlığa sahip olduğumuz ama yaşarken bunun kıymetini bilmediğimiz o paha biçilmez yıllar.   Peki bu vitrindeki az kullanılan ama çok değerli olan kristal gençlik neden bu kadar önemli ? Bir gün artık genç olmadığımızı hissettiğimizde geçmişte yapamadıklarımız için ne kadar pişman olacağız ? Bu ve bunun gibi daha nice soruyu aslında pekte düşünmüyoruz değil mi ? Evet belki yaptığımız işlerde kılı kırk yarıyoruz lakin ileride pişman olmamak için bugünü ne kadar ideal bir standarta   getiriyoruz ? Enerjimiz bol, zaman da hakeza öyle illa biriciğiz diye bencil mi olmak zorundayız! Kristal gençli

SEN YAPAMAZSIN (!)

    İnsanoğlu her ne kadar dünya da ki diğer canlıları yönetebilme kabiliyetine sahip olsa da sonuçta insan, belirli kapasitesi var. Sorun olan kısım kişinin yapabileceği herhangi bir şeye “sen yapamazsın” deyip hiç fırsat vermeden ket vurmak. Haydi gelin bu sorunu irdeleyelim., Sen yapamazsın lafı insana çocukluktan denilmeye başlıyor. Muhakkak sizlere de söylenmiştir. Mesela bir bardağı taşımaya çalışırken        -  Bardakta ki suyu dökersin! Sen yapamazsın. Çocuk bardağı hakikaten taşıyamayabilir ama ne olur ki sanki su yere dökülse? Az önceki davranışla çocuğun cesareti kırılmış ve kendine olan güveni azalmış olmadı mı? Sen Yapamazsın(!) Çocuk biraz daha büyüsün ve ilkokula gitsin diyelim. Matematiği iyi değilse, zaten okuma yazmayı da zor öğrendiyse yine der birileri         -  Sen hiçbir şey olamazsın bu gidişle. Gibi demotive edici sözler söylerler. Yine umutsuzluğa neden olacak söylemlere yenisi eklenmiş olur. Ayrıca bu kişil